YAZMAK

Yazmak, bu kez can yakıyor sevgili. Seni yazamamak hissedememek, korkuyor olmak can yakıyor.

Unutmak..

Her şeyi unutmak istemek.. 

Derin düşünceler.. 

Sonu gelmeyecek olan bir döngüde kaybolmayı beklemek.. 

Yok olmak istemek..

Düşünmemeyi beynimi meşgul etmek için elimden geleni yapsam da her nefes alış verişim de hücrelerim de hissediyorum yokluğunu. 

Canım yanıyor. Haykıramamak can yakıyor. Dağa taşa değil kendime duyuramıyorum sesimi. 

Kendi iç sesinin bile seni duymazdan gelmesi.. Can yakıyor. 

Kendi içimde verdiğim bu savaşı kazanacak olmayı başaramamak, başarısız olmak korkutuyor. 

Ne kadar devam edecek bu yakarışlar. Bu yalnızlık içinde kaybolmak...

Ne kadar daha özleyeceğim kendimi seni bilmiyorum. 

Bilmiyorum, sevgilim. Bu acı, bu boşluk ne kadar daha sürecek. 

''Her geçen gün, içindeki bu savaşta ayakta kalmaya çalışıyorsun. Unutmak istemiyorsun, çünkü hatıralarını, seni şekillendiren anılarını yaşatmak istiyorsun. Ve belki de, bir gün, bu bekleyiş sona erecek.'' ama nasıl?

Bir zamanlar hayal ettiğin şeyler vardı, belki de o hayaller şimdi sadece birer gölgedir. 

Bilmiyorsun.

Özlem, ne kadar ağır bir yük. Kendini bilmemek, kaybetmek istemek.. Bilmemek... Bilememek.

Bilmemeyi öğrenmek de istemiyorum.

Eskiden isterdim.

Eskiden çok şey isterdim. 

En kötüsü de hiçbir şeye hevesinin kalmadığını hissetmek. 

Kendimizi kandırmanın en güzel yolu neydi biliyor musun,

Umut, en derin karanlıkta bile bir kıvılcım bulur. İnanmak.

Kendini bulmak, seni tekrar hissetmek için savaşmaya devam etmek.

Her şey geçecek, ve belki de o zaman, yaşadıkların seni beni daha güçlü kılacak.. Ama geçmiyor. Sadece kabulleniyorsun. Ve alışıyorsun. 

İçimizi aydınlatan bir kıvılcım. O kıvılcımının peşinden koşarak her gün kendimizi yeniden bulmak için bir mücadele etmek. Tükenmişliği hissetmek ve ondan güç almak..

Zayıflıklarımızla yüzleşiyor, korkularımızı tanıyoruz düşüncesiyle yeniden yola koyuluyoruz. Belki de en önemli ders, acının geçici olduğuna inanmak mıdır sevgilim. Yoksa yokluğu kabullenmek mi? Kalbimizi yaralayan her şeyin, bir gün geçeceğine dair inancımızı da sonsuzluğa gömmek mi?

Neden mücadele veriyoruz. Neden bir şeylerin olması için çaba gösteriyoruz. 

Umut, kaybettiğimiz her şeyin ardından yeniden doğmayı vadetmiyordur artık. 

Bizi daha da güçlenmiyoruzdur. Yeniden hissedemiyoruzdur. 

Her şey geçecek düşüncesiyle neden bir gün o derin karanlıktan çıkarak, aydınlığa ulaşacağımızı bilmekle yaşamaya devam ediyoruz. 

Ne zaman geçecek bu diye bekliyoruz. Neden sevgilim. neden?

Beklemek hiç bu kadar zor olmadı sevgilim. 

Yok olmayı beklemek.. 

Yok olmayı beklemek mi zor yeniden var olmayı beklemek mi?

Ya da yeniden hissetmeyi beklemek mi?

En zorunu buldum yokluğu kabul etmekmiş. 

Tesellilere ihtiyacım yok, yoklukla bütünleşerek anlamayı seçiyorum.

İnsan var oldukça da yok olmayı başarmalı. Nefes aldıkça yoklukta olduğunu hissetmeli, kabul etmeli. 

Kendimi seni bulmak için savaşmaya devam edeceğim belki, belki de etmeyeceğim. Ama yokluğu da kabul ederek var olacağım.

Her bir mücadele, beni daha da derinleştiriyor, daha da anlamlı kılıyordu. Bu kez en derinlerdeyim.